AOÇ’DE İKİ GÜN, 30 Eylül-3 Ekim 2011 tarihleri arasında iki gün boyunca Atatürk Orman Çiftiği’nde bulunan kişinin gözlemlerini içeriyor. 2006 tarihinden başlayarak, idarenin ‘tasavvur’unda olan bir sözümona “dönüşüm” çalışmasının, 2010 yılında nasıl karara, ve dolayısıyla ‘tasarruf’a bağlandığını biliyoruz. 2011 yılı, bu perde arkası zayıflatma çabalarının kimilerine tanıklık etmekte: Şarap Fabrikası üretimi düşürülmüş; bağlar ve arazi, kişisel üretimin amatör ölçeğine indirilmiş gibi. AOÇ Hayvanat Bahçesi hala en popüler ve çok kullanılan alan iken, orası da küçük katkılar ve yenilikler dışında kapatılma sinyalleri vermekte… AOÇ Merkez Lokantası’nın büyük şemsiye sundurması, aşırı mahzun ve yalnız durumda: Hiç bu kadar yalnız kalmamıştı! Arazinin kullanımındaki yoğunluk ise bugünlerdeki ‘taşeron’ işçi çalışma koşullarından farklı bir kullanım ve işletmeyi yansıtmıyor. İstasyon sessiz, terkedilmiş ve yalnız; Yüksek Hızlı Tren çalışmaları bahanesiyle artık banliyö hizmeti bile vermiyor. Epeydir işlevsizleştirilen kullanımı bu sessizlik ve çevredeki yeni lokanta hizmetlerinin vagona benzeme arayışlarıyla, ‘kitsch‘leşen, ya da ‘rüküşleşen’ diyelim, bir çevrenin kanıtlarını sunuyor! AC