FİLMLERDE AOÇ

 

421px-Bizim_büyük_çaresizliğimiz_film_afişi

 

BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ;

Yönetmen: Seyfi TEOMAN, Oyuncular: İlker AKSUM; Fatih AL, Güneş SAYIN; Taner BİRSEL; Mehmet Ali NUROĞLU; Baki DAVRAK; Barış BIÇAKÇI’nın aynı adlı romanından; BULUT FİLM; 2011.

 

2011 yılında Berlin Film Festivali’nden ödülle Türkiye’ye dönen ve 2012 yılında aramızdan ayrılan genç yönetmenimiz Seyfi Teoman’ı saygı ile anıyoruz.

Bir Ankara filmi olan ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’,  Ender ve Çetin adlı, aynı evi paylaşan iki yakın arkadaşın yaşamlarından bir kesit sunuyor.

Ender ve Çetin’in ortak arkadaşları olan Fırat, Almanya’ya gitmek üzereyken ailesini trafik kazasında kaybedince, Ankara’da yaşayan kız kardeşi Nihal yalnız kalıyor. Ender ve Çetin, dostlarının isteğini kırmayarak, henüz ailesini kaybetmenin acısını yaşayan Nihal’e evlerini ve yaşamlarını açıyorlar. Nihal’in evlerine konuk olması ile evde genç bir kadının varlığı ilişkilerine yeni bir boyut katıyor.

Arka planda sıklıkla Ankara’yı izlediğimiz filmde, çeşitli Ankara mekanları da film içindeki küçük güzel anların atmosferini örüyor. Atatürk Orman Çiftliği ise bu özel anlardan birinin tasarımına ilham veren özel bir mekan olarak karşımıza çıkıyor (bknz. 1’10”). Dostluklarının test edildiği bir süreçte, Ender ve Çetin, ilişkilerini çocukluk dönemi saflığına geri taşımak amacıyla AOÇ’ye gidiyorlar. Belki çocukken pek azımızın deneyimlediği bir durumu betimleyen bu sahne, filmin kesinlikle en duygu dolu anlarından biri.  O anı deneyimlemek ve gülümseyebilmek için, izlenmesi gereken bir sahne.

Biz Ankara’lılar, gündelik yaşamda AOÇ’yi en çok yeme-içme aktivitesi için ziyaret ediyoruz. Bu gözlem ve bilgi filme de taşınmış. Bir gece vakti evde bunalmış olan Çetin’in Ender ve Nihal’i de ikna ederek yeme-içme amacıyla AOÇye gidiyorlar, Çetin anın gerginliğini ve uzayan sessizliği kırmak amacıyla bir elinde birası Ankara havası oynamaya başlıyor. Bu sahne aracılığı ile oldukça yakın bir zamana kadar AOÇ’de bira-kokoreç keyfinin yasak olmadığı bilgisini hatırlıyoruz. Dolayısıyla bu sahne, AOÇ ve gündelik yaşamı betimlemesinin ötesinde, Türkiye’de toplumsal yaşantının ve Ankara’ya özgü gündelik pratiklerin değişimini de belgeliyor.