“GAZİ ORMAN ÇİFTLİĞİ / 5 MAYIS 1925 – 5 MAYIS 1930”; 1930 BASKILI BİR KİTAP
DENİZ MUTLU
“Çiftlik merhum Abidin Paşanın refikası Faika Hanımdan satın alınmış takriben (20 000) dönüm vüsatında bir arazi… Mevkien Ankara İstasyonundan başlıyarak Eskişehir’e doğru hat güzergâhile çimento fabrikalarına kadar (8) kilometre tulünde… İçerisinden Çubuk Çayı, İncesu, Hatipçayı, Macunderesi geçmektedir. Arazinin ova kısmı kamış ve sazlıklarla bataklık halinde… Senelerce Ankara şehrile civarının sıhhatini ihlal eden yegâne bataklık bir yer… Ovanın ortasında harap bir bina ile müsteciri renksiz ve kansız birkaç erkek, kadın, çocuk…”
1930 basımlı Gazi Orman Çiftliği kitabının giriş kısmından birkaç cümle; dönemi Elimizde bulunan, süregelmiş ve hala oluşturulmakta olan birçok kaynağın aksine kitap; ideal Çiftlik modelinin, elverişsiz ve zor koşullarda ama önemli çabalarla oluşturulduğu bilgisini, gerek yöntem vurgularıyla, gerek analizlerle, gerekse ayrıntılarla desteklemiştir. Bu anlamda, Çiftliği anlatırken iki ana grupta işlediğini söylemek uygun düşebilir; bunlardan biri o günkü vaziyet, diğeriyse kurgulanan model ve işleyişidir.[1]
Arazi’nin Vüs’at ve Kıymet-i Ziraiyesi (Arazinin büyüklüğü ve tarımsal değeri)
Çorak Topraklar: Tahlil ve Tetkikat Raporları
Çiftlikte Arazinin Gübrelenmesi
Bu başlıklar altında, arazi hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra arazinin fiziksel durumu ortaya konarak Çiftlik arazisinin hangi yöntemlerle kalkındırılacağı anlatılmaya çalışılır. Kurgulanan model ve işleyişi olarak belirttiğim ikinci grupta ise Çiftlikte oluşturulacak olan birimler ve bunların nasıl geliştirileceği şu başlıklar altında tanımlanıır:
Parklar
Sulamanın Ehemmiyeti
Çiftlikte Su Tesisatı
Orta Anadolu’da hububatı sulamaya ne zaman başlamalı?
Çiftlikte Zirai Tecrübeleri Yapılmış olan Mevat, Bervechi A’tidir (Çiftlikte Ziraat tecrubeleri yapılmış olan, işlenmemiş sahipsiz arazi, olduğu gibi geleceğe yatırımdır, geleceğindir)
Çiftlik Atelyesi
Çiftlikte Teşçir
Bağcılık Şubesi
Hayvanat Şubesi
Çiftlikte Ziraat San’atları
Çiftliğin Tüccari Muamelesi
Çiftlikte Tutulan Defterler
Çiftlikte Mevcut Zürrai Şubeler
Hiç şüphesiz ki, üretimi temel alan ve yöntem kurgusu (varolan kurgulardan sadece birkaçı) tarımsal üretim tekniklerini geliştirmek, köylüyü eğitmek, kentliyi eğitim sistemine dâhil ederek gelecek nesillerin bilinçlenmesini sağlamak olan bu kompleks modelin kurgulanmasını o günün verileriyle görmek, çoğu kaynakta hikayeleştirilmiş, beylik sözlerle ortaya konmuş nostaljik AOÇ’yi bir yaşanmışlık olarak dönüştürmüştür. Öte yandan kitapta bulunan malzemenin içeriği, bizi AOÇ’nin kuruluş yıllarında ne denli titiz elde edilmiş bilimsel verilere ve bilgiye dayanarak kurulduğu konusunda aydınlatırken; varolan çizelge ve fotoğraflar da, sözgelimi, korumaya değer eser sınıfında sayılmayan, ama 1930 öncesi yapılaşmış olan, Zirai Donatım Kurumu bölgesi ve benzerleri içindeki yapıların değerleri, tarihellikleri, korumaya değer bulunup tescil edilmeleri gerekliği üzerinde uyarmakta.
“Gazi Orman Çiftliği; 5 Mayıs 1925- 5 Mayıs 1930″ bu anlamda AOÇ’yi anlamak/anlamlandırmak isteyen insanlar için diğer birçok kaynaktan daha verimli olacaktır diye düşünüyorum.
[1] Kitabın işlenişinde; özellikle içerik ve ana başlıkların sıralanması anlamında, belirgin olarak ortaya konmuş bir hiyerarşi ve gruplama biçimi olmamakla birlikte, mevcut başlıklar göz önünde bulundurulduğunda böyle bir gruplamaya gidilebilir.
“ATATÜRK, ANKARA ORMAN ÇİFTLİĞİNİ NASIL VE NİÇİN KURDU?
DENİZ MUTLU
Fazıl Dalay’ın Mart 1988 Atatürk Araştırma Dergisi için oluşturduğu makale üzerinden bir değerlendirme
Kuruluş:
5 Mayıs 1925
Atatürk eliyle 20 bin dekar civarında arsa alınmış ve Gazi Orman Çiftliği adıyla Çiftliğin kuruluşu sağlanmıştır. İlerleyen zamanlarda, mevcut arazi genişletilerek toplam arazi büyüklüğü 102 bin dekara çıkarılmıştır.
11 Haziran 1937 Ankara’daki öncü Çiftlik ve peşi sıra uygulamaya konan devlet çiftlikleri 11 Haziran 1937 tarihinde Atatürk tarafından Hazine’ye bağışlanmıştır. (Mevcut durumda arazi büyüklüğünün 154 bin dekara ulaştığı belirtilir.)
7 Ocak 1938 3308 sayılı Devlet İşletmeleri Kurumu hakkındaki kanun kabulü
13 Ocak 1938 Düzenlenen kanun ile Çiftliğin ilgili kuruma bağlanışı [1]
Yukarıda vermek istediğim tarihsel dizi, Çiftliğin kuruluş yılından Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yılına kadar Çiftlikle alakalı önemli tarihlerin kısa bir dökümüdür.
Atatürk, Atatürk Orman Çiftliği’ni hazineye bağışlarken gerek Haziran 1937’de oluşturulan tezkereyle, gerekse İsmet İnönü’ye aynı dönem yazdığı yazıyla bağışlama koşullarını; Çiftliğin gelişimi ve işleyiş esaslarına ait detaylı kararlar, sıralamış ve yazılı olarak ortaya koymuştur.[2] Aslında Dalay’ın makalesinde “örnek çiftliğin planındaki gaye” söylemiyle listelediği 9 maddelik dizi de yukarıda bahsi geçen bu bağışlama koşullarının bir özeti niteliğindedir.
Amacım, mevcut diziyle ortaya konan hedefleri, sonraki yıllarda ortaya konan işlemler, yöntemler, fotoğraflar ve anılar üzerinden ileterek kısa, öz ve etkileyici olan bu makaleyi yeniden derlemektir.[3]
1. Bu arazide bulunan ve Ankara’nın havasını bozan bataklığı kurutarak burada orman yetiştirip havayı güzelleştirmek.
“Tahsin Beyle çiftliği gezmeye başladık Tahsin Bey bana evvela önünde bir çiçek bahçesiyle havuz bulunan köşkü göstererek: ‘Gazi hazretleri, çiftliğe geldiği zaman bu köşkte kalır.’ dedi. Sonra çiftliğin kuzeyindeki düz ve akasya fidanları dikilerek yeşil hale gelmiş araziyi göstererek, evvelce burasının bataklık ve sazlık bir yer olduğunu, bataklık kurutulup sazlıklar kaldırıldıktan sonra bazı illerdeki ziraat okullarından temin edilen akasya fidanlarını buraya diktiklerini ve bu sahanın orman haline getirileyeceğini söyledi. Tahsin Bey sözüne devamla şöyle konuştu: ‘Çiftlikte, ağaçlama işi gayemizin birincisini teşkil etmektedir. Çünkü akasya ağacı hemen her türlü iklim ve toprak şartlarında kolaylıkla yetiştiği için Gazi hazretleri, çiftlikte yetişecek ilk nebatın akasya olmasını istedi.’ dedi. “ [4]
2. Ankara ikliminde yetiştirmek imkânı olduğu halde göreneksizlikten ekilmeyen bazı ziraat bitkilerini bu çiftlikte tecrübe ederek yetiştirip halka, çiftçiye gösterip yaymak.
“Çiftliği gezmeye devam ederken Tahsin Bey, bir yerde dikili meyve fidanlarını göstererek: ‘Bu toprakları derin işleyip bol çiftlik gübresiyle ıslah ettikten sonra 3000 çeşitli meyve fidanı diktik, burası çiftliğin meyve bahçesi olacak.’ dedi. Dikilen fidanlar boylanıp büyüyerek bazıları az da olsa meyve vermeye başlamışlardı. Çiftliğin güneyine bakan biraz bayırca bir yerindeki topraklar kirizma yapılmış ve kirece dayanıklı ve filoksera hastalığına mukavim Amerika asma ağaçları dikilerek üzerlerine en iyi cins yerli üzüm çeşitleri aşılanmış ve büyük bir bağ kurulmuştu.” [5]
3. Çiftçinin elinde bulunan tohumları ıslah etmek.
4. Çıplak ve ağaçsız olan Ankara İli’nin her yerini ağaçlandırmak için burada meyveli ve meyvesiz fidan yetiştirerek halka dağıtmak.
“Çiftlik İstasyonu civarında yapılan geçit resmi çok parlak olmuştu. Bu adeta bir tablo olan resimde en öndeki süvari Mustafa Kemal’dir.” – kuruluş döneminden bir kare, araziyi keşif.
5. O zamana kadar o muhitte bulunmayan bazı verimli iyi cins hayvanları ve tavukları yetiştirip çoğaltarak köylüye damızlık olarak vermek.
6. Geniş ve fenni bir ziraat yapabilmek için makineli ziraatın nasıl yapıldığını köylüye göstermek, makineli ziraatın faydalarını anlatarak köylüyü makineli ziraata teşvik etmek ve her sahada kurslar açarak köylüye bilgi vermek.
7. Çiftlikte ziraatın, arıcılık, sütçülük, tavukçuluk, sebzecilik, meyvacılık ve bağcılık gibi her şubesinin kurularak üretilen çeşitli mahsulün şehirde açılacak mağazalarda satılıp halka ucuz ve temiz en iyi vasıflı gıda sağlamak.
8. Ankara halkının temiz hava alma ihtiyaçlarını karşılamak üzere mesire, piknik ve eğlence yeri olarak geniş bir koruluk ve orman alanı yapmak.
9. Ankara’da açılan Yüksek Ziraat Okulu’na girecek lise mezunu gençlerin bir sene bu çiftlikte fiilen çalışarak staj görmeleri.
[1] Çağatay Keskinok (2000) “Atatürk Orman Çiftliği: Kuruluş, Sorunları ve Gelişme Seçenekleri için Öneriler”, Mimarlık 292 (2000): 43.
[2] Keskinok (2000, 43-44).
[3] Dalay’ın makalesinde “örnek çiftliğin planındaki gaye” söylemiyle listelediği 9 maddelik dizi hiçbir değişiklik yapılmadan aynen yayındaki haliyle mevcuttur.
[4] Dalay’ın kendi makalesinden alıntıdır (sf. 506).
[5] Dalay’ın kendi makalesinden alıntıdır (sf. 506).